"Eskimeyen kitaplar"

Araplar Osmanlı'yı nasıl görüyordu?

Araplarla ilgili ön yargıları kıracak bir seri yayımlanıyor. ‘Arap Gözüyle Osmanlı’ bizim tarihimize de ışık tutuyor.
--------------------------------------------------------------------------------
‘Bizi sırtımızdan vurdular.’ Söz konusu Araplar ise dönüp dolaşıp bu noktaya gelmek kaçınılmazdır. Hatırladığımız başkaca bir şey de yoktur zaten. Hançerin acısıyla ‘evlerden ırak olsun’ demişiz bir kez; yoksa nereden türerdi o tuhaf sözler; “Ne Şam’ın şekeri ne Arap’ın yüzü”, “Araba sırtını dönmeyeceksin” vs…

Klasik Yayınları’nın hazırladığı ‘Arap Gözüyle Osmanlı’ serisi, bu soruya ve daha fazlasına cevap verecek nitelikte. İlk kitap, ‘Beyrut Şehremininin Anıları.’ 1868-1938 yılları arasında yaşamış olan Selim Ali Selam, Beyrut şehreminiliği ve Osmanlı Meclis-i Mebusan üyeliği de yapmış bir entelektüel. Onun hatıraları Osmanlı, Arap ve Lübnan kültürel mirasının bir parçası sayılmalı. Hıristiyan Arapların Suriye’yi işgal etmesi için Fransa’ya gizlice mektup gönderdikleri dönemde, Selim Ali Selam’ın bir Fransız yetkiliye söylediği sözler çok manidardır: “…Bizler âdem-i merkeziyetçiliği ve elimizden alınmış olan haklarımızı talep ediyor olsak da, yüce halifemiz emiru’l-müminin hazretlerinin saltanatına sıkı sıkıya bağlıyızdır. Onun hakimiyetinden ayrılmak ve sizin korumanızı talep etmek aklımızın ucundan bile geçmez…”

Serinin ikinci kitabı ‘İttihatçı Bir Arap Aydının Anıları’nın kahramanı ise Şekip Arslan. Büyük bir kalem ustası ve önemli bir siyasî kişilik olarak tanınan Arslan, Osmanlı birliğine gönül vermiş, bu birliğe zarar verecek her teşebbüsü -Araplardan gelse bile- ihanetle eş tutmuş bir isim. Onun Osmanlı için söyledikleri de yürek sızlatan türden: “Devletin içindeki Müslümanlar tek sığınaklarının bu devlet olduğunu bildikleri için sonun geldiğine bir türlü inanmak istemiyordu.”

Üçüncü kitap ‘Bir Osmanlı-Arap Gazetecinin Anıları’nda da benzer cümlelere rastlanabilir. Cemal Paşa’ya yakınlığıyla bilinen ve yazılarında Osmanlı propagandası yapan Muhammed Kürd Ali’nin Fransız hariciyecilerinden birine verdiği cevap neredeyse bir ders gibidir; “Türklerle aramızda dilden başka bir farkın olmadığını biliyorsunuz. Birlikteliğimiz Osmanlı dönemiyle başlamadı; Türkler bizimle Haçlı ordularına karşı omuz omuza çarpıştılar… Bizimle aynı ırk, medeniyet, dil ve dinden olmadığınız halde sizinle birlikte olmamızı nasıl istersiniz?”

Serinin son kitabı ‘Biz Osmanlı’ya Neden İsyan Ettik?’ 2. Meşrutiyet’te Osmanlı parlamentosunda görev yapan ve bağımsız Ürdün’e kral olan Abdullah b. El Hüseyin’in anılarından oluşuyor. Yazar aynı zamanda 1916’da Osmanlı’ya ihanet eden Şerif Hüseyin’in oğlu. Seriyi yayına hazırlayan Suat Mertoğlu, kitabın takdim yazısında şöyle diyor: “… Arapların Türkleri arkadan vurduğu suçlamasının eğer bir gerçeklik payı varsa, bu suçlamaya muhatap olabilecek kimselerin Kral Abdullah’ın mensubu bulunduğu Haşimî ailesi olduğunda şüphe yoktur.” Kitabın başlıkta sorduğu sorunun cevabını öğrenmek meraklı okurun işi, biz sadece Kral Abdullah’ın isyandan pişmanlık duyduğunu söylemekle yetinelim. Klasik Yayınları’nın Osmanlı ve Arap coğrafyasındaki siyasî, iktisadî, kültürel ve ideolojik gelişmeler, günlük hayat, Avrupalı güçlerin bu coğrafyaya yönelik planları gibi konulara ışık tutmak amacıyla yayımladığı seri beş-altı kitapla devam edecek.

--------------------------------------------------------------------------------



Kaynak : Aksiyon Dergisi